topbar

Basın Açıklaması

BURSA DİŞHEKİMLERİ ODASI

 BASIN AÇIKLAMASI

22 KASIM 2018

“Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası”

Dişhekimliğinde İnsangücü Planlamasında Kriz Var!

22 Kasım’ı da içine alan “Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” ülkemizde 1996 yılına kadar 22 Kasım tarihlerinde “Dişhekimliği Günü” olarak kutlandı. Sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile bugünkü şeklini aldı. Bu hafta bu sene de Birliğimiz ve Odalarımızca mesleki sorunların dile getirilmesi, toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalığının arttırılması, koruyucu dişhekimliği hizmetleri kavramına dikkat çekilmesi amaçlanarak kutlanmaya çalışılmaktadır.

İnsan gücü planlaması ülkelerin kaynaklarını verimli kullanmak adına en çok önem verdikleri planlama alanlarından biri, belki de birincisidir. Tüm sektörler açısından hayati önemde bir kavram olan insan gücü planlamasının gençlerin en uzun ve en masraflı eğitimden geçerek mezun oldukları sağlık alanında daha da önem kazandığı tartışmasızdır.

Ülkemizde çeşitli ekonomik ve sosyal sebeplerle yaygın olan ağız diş sağlığı sorunlarının giderilmesinin birçok diğer kriterin yanında yeterli sayıda dişhekimine sahip olmadan çözülmesinin mümkün olmadığı da ortadadır. Ancak, bugün sorunumuz yeterli dişhekimi olmaması değil, toplumun çeşitli nedenlerle ağız diş sağlığı hizmetlerine başvuru sıklığının gelişmiş toplumlara göre son derece düşük olmasıdır.

Son 10 yıldır dişhekimliği eğitimi alanında insan gücü planlaması ilkeleriyle kesinlikle bağdaşmayacak şekilde birbiri ardına dişhekimliği fakülteleri açılmış, öğrenci kontenjanlarında kaygı verici artışlar yaşanmıştır. Bu durumun sürdürülemez bir noktaya geldiğini ve eğer bugünden önlem alınamazsa önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız vahim ve kaygı verici kriz tablosunu paylaşmak ve dikkat çekmek istiyoruz.

Çağdaş ülkeler sağlık alanında insan gücü planlamasını nüfus temelli olarak belirlememektedir. İnsan gücü planlamasında; nüfus kriteri yanı sıra toplumun ihtiyacı, hizmete olan talep, nüfus artış hızı, hastalıkların seyri, hastalık çeşitleri gibi kriterler de göz önüne alınmaktadır.

Türkiye’de özellikle 2000 yılından itibaren yeni dişhekimliği fakültelerinin açılması hızlanmıştır. Hiçbir plan ve program olmaksızın, fakültelerin teknik ve fiziki alt yapıları hazırlanmadan ve öğretim elemanları yetersiz olarak açılan bu fakülteler önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Türkiye’de 2017 yılı itibari ile yaklaşık 32.000 dişhekimi mevcuttur. Bir dişhekimine yaklaşık 2.500 hasta düşmektedir. Bu sayı, Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan çalışmalarda 1433 olarak belirlenmiştir. Ülkemizde hekime başvuru sıklığı, nüfus piramidi, tahmini DMF indeksi, eğitim ve sosyo-ekonomik kriterler de göz önüne alındığında 10 yıl sonrası için dişhekimi başına düşen nüfusun 1700 ile 2000 arasında bir değere ulaşmasının gerçekçi olacağı düşünülmektedir.

Yıl

Fakülte Kontenjanları

Mezun Sayıları

Toplam

Dişhekimi

Sayısı

Ülke Nüfusu

1

Dişhekimine Düşen Nüfus

2017

5.405

2.680

32.852

80.810.525

2.460

2018

4.991

2.951

35.803

81.729.707

2.283

2019

5.430

3.145

38.948

82.563.350

2.120

2020

6.171

3.340

42.288

83.314.676

1.970

2021

7.014

3.929

46.217

84.056.176

1.819

2022

7.972

4.405

50.622

84.711.814

1.673

2023

9.073

4.991

55.613

85.367.452

1.535

2024

10.312

5.340

60.953

85.023.090

1.395

2025

11.720

6.371

67.324

86.678.728

1.287

2026

13.516

7.014

74.338

87.334.366

1.175

2027

15.140

7.972

82.310

87.990.004

1.069

2028

17.208

9.073

91.383

88.645.642

970

 

      Tablo:1

Yukarıdaki tabloda gösterilen kurgu; eski fakültelerin hiç kontenjan arttırmaması, hiçbir yeni dişhekimliği fakültesi kurulmaması ve henüz eğitime başlamamış 25 fakültenin son 10 yıldaki gibi yılda üçer üçer ( her birine yıllık 60 kontenjan verilerek 180 artırılmıştır) 10 yıllık bir zaman dilimine yayılarak öğretime başlatılması varsayımına göre hazırlanmıştır.

Bu varsayıma göre yapılan hesaplarda 2024 yılında 60.953, 2025 yılında ise 67.324 dişhekimi sayısına ulaşılmış olacaktır. 2024 yılında bir dişhekimine 1.395 kişi, 2025 yılında ise 1287 kişi düşecektir. Bu rakamlar görüleceği üzere Avrupa Birliği kriterlerinin çok üstündedir.

Dişhekimine başvuru sıklığının Türkiye’ye göre çok yüksek olduğu Avrupa Birliği’ndeki dişhekimi/nüfus oranını (1/1433) baz olarak alınsa bile 2024 yılında bu verilerle hedef tutturulmaktadır. İşsiz, emeği çok ucuzlatılmış ve değersizleştirilmiş dişhekimleri ve çalışma biçiminin tümden işçileşmeye gittiği, piyasa koşullarının hüküm sürdüğü ve dolayısıyla deontolojik ve etik sorunların arttığı bir çalışma ortamı yaratılmaması için, kontenjanların zamana yayılarak bu yıldan itibaren hızla azaltılması gerekmektedir.

                             TÜRKİYE VE AVRUPA’DA DİŞHEKİMİNE GİTME SIKLIĞI (ADET/YIL)

Tablo:2

Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı ise şudur: Tüm bu geleceğe yönelik dişhekim insangücü planlamasına dair projeksiyonlar Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi dişhekimine başvuru sıklığının kişi başı yılda 5 kabul edilerek yapılmış olmasıdır. Oysa gerçekte ülkemizde dişhekimine başvuru sıklığı yılda 0.9 dur. Daha açık söylemek gerekirse yukarıda dikkat çekmeye çalıştığımız vahim tablo aslında çok daha büyük ve yıkıcı sonuçlara gebedir.

Başvuru sıklığı dikkate alınarak yapılan projeksiyonlarda gerçekte bugün bile dişhekimi sayısında fazlalık bulunmaktadır.

               

Tablo:3

Tablodan da anlaşılacağı üzere mevcut koşullarda bugün dişhekimi  ihtiyacı 22.000 iken 32.000 dişhekimi vardır, yani 10.000 dişhekimi fazlası bulunmaktadır. Yıllar içinde nüfus artış hızına dikkate alındığında ve başvuru sayısında artış da hesaba katıldığında bile ihtiyaç fazlası dişhekimi sayısı 2022 de 13.000, 2025 de 19.000, 2028 de de 25.500 olacaktır.

 

Bir başka gösterge de DMFT (Ortalama çürük, çekilmiş ve dolgulu diş sayısı) indeksidir. Gelişmiş ülkelerde DMFT indeksi 0,7-1 civarındayken ülkemizde ise 2 civarındadır.

 

Sonuç olarak: Avrupa ülkelerinde dişhekimine düşen hasta sayısı 2 kat az iken başvuru sayısı 5 kat fazla, ihtiyaç ise ülkemizde sadece DMFT olarak 2 kat fazladır. Bu rakamların açıkça gösterdiği gibi sadece nüfusa dayalı dişhekimi planlaması yapmak ülkemiz gerçekleriyle kesinlikle örtüşmemektedir.

 

Böylesine pahalı ve zor bir eğitime zorlu sınavlarla ulaşan gençlerimizin geleceklerini hiç bir insangücü planlaması yapmadan dişhekimliği fakülteleri açarak karartmaya kimsenin hakkı yoktur.

 

Taleplerimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirerek duyurmak istiyoruz;

 

  • Herhangi bir insangücü planlaması yapmadan dişhekimliği fakültesi kesinlikle açılmamalı,
  • Henüz eğitime başlamamış olan fakülteler kapatılmalı,
  • Eğitim veren fakültelerde kontenjanlar mutlaka azaltılmalı,
  • Ülke kaynakları bu şekilde israf edilmemeli,
  • Yukarıda yer alan veriler değerlendirildiğinde bu ülkenin en zor ve en pahalı eğitimini alan gençlerimizin geleceği ucuz işgücü olmak ya da işsiz kalmak olmamalı,
  • 30 yıldır meslek alanına ilişkin sorunları irdeleyen, çözüm üreten ve öneren TDB nin ve Dişhekimleri Odalarının değerlendirmeleri yok sayılmamalıdır.

 

Bilimsel Dişhekimliğinin 110. yılını kutlarken ne yazık ki ülkemizde, ne ağız ve diş sağlığı göstergelerinde bir iyileşmenin olduğunu ne de bu hizmete ulaşabilmenin önündeki engellerin kaldırıldığını söyleyebiliriz. Biz yine de meslek örgütümüzde hep bir arada, bilimsel doğruların ışığında, insandan ve emekten, yaşamdan, barıştan, hak ve özgürlüklerden yana mücadele etmeye, umudumuzu yitirmeden çalışmaya devam etmekte ısrar edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Emel Eroğlu

BDO Yönetim Kurulu Adına, Başkan 

 

Arama
Etkinlikler Tümünü göster