topbar

BASIN AÇIKLAMASI

BURSA DİŞHEKİMLERİ ODASI

BASIN AÇIKLAMASI

22 KASIM 2017

“Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası”

 22 Kasım’ı da içine alan “Dişhekimliği Günü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” ülkemizde 1996 yılına kadar 22 Kasım tarihlerinde “Dişhekimliği Günü” olarak kutlandı. Sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile bugünkü şeklini aldı. Bu hafta bu sene de Birliğimiz ve Odalarımızca mesleki sorunların dile getirilmesi, toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalığının arttırılması, koruyucu dişhekimliği hizmetleri kavramına dikkat çekilmesi amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmaya çalışılmaktadır.

Ağız ve diş hastalıkları dünyada en sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Yaşam kalitesi açısından önemli kayıplara yol açan ağız diş hastalıklarının; şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, büyüme-gelişme geriliği, erken doğum gibi birçok sağlık sorununun gelişmesinde rol oynadığını gösteren kanıtların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Bu nedenle ağız diş sağlığı problemlerinin açığa çıkmadan önce koruyucu önlemlerle engellenmeleri, hastalıklar açığa çıktığında ise hızlıca tedavi edilmeleri gerekir. Ne yazık ki dişhekimine gitme sıklığı düşük oldukça kronik ve yıkıcı özellikte olan ağız-diş sorunlarında tedavi genellikle hastalığın çok ilerlediği bir dönemde gerçekleşir. Tedavideki gecikme ise ağız diş sağlığı ve genel sağlığı bozarken ayrıca sağlığa ayrılan bütçenin de katlanarak artmasına neden olmaktadır.

Çağdaş ülkeler sağlık alanında insan gücü planlamasını nüfus temelli olarak belirlememektedir. İnsan gücü planlamasında; nüfus kriteri yanı sıra toplumun ihtiyacı, hizmete olan talep, hastalıkların seyri, hastalık çeşitleri gibi kriterler de göz önüne alınmaktadır.

Ancak günümüz Türkiye’sinde ağız diş sağlığı hizmetlerinin durumuna baktığımızda ise; bir yandan kamuda dişhekimi istihdamı artarken, diğer yandan yeni tesisler kurularak, devletin temel görevi olan koruyucu hekimlik yerine döner sermaye gelirlerini arttırmak üzere planlanmış tedavi edici uygulamaların öncelendiği görülmektedir. Bunun baskısı ile kamudaki meslektaşlarımız iş yoğunluğunda aşırı artış yükü altında ezilmektedirler. Bu yoğun çalışma sonucu elde edilen gelirin büyük bir kısmı da emekliliklerine, özlük haklarına yansımamaktadır. Meslektaşlarımız hasta olduklarında rapor almaya çekinir hale gelmiş, mesai sonrası çalışma zorla benimsetilmiştir. Sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşların birer işletmeye dönüşmesi nedeniyle “daha çok hasta ve daha çok işlem” baskısı yönetici mobingine dönüşmüştür. Hasta ve hasta yakınlarından görülen fiziki-manevi şiddet artık olağan hale gelmiştir.

Koruyucu hizmetlere yeterince yönlendirilmeyen halkımız, vergi ve sağlık primi ödeyerek sağlık güvencesine sahip olsa da, hastalıklar açığa çıktığı için kamunun yanlış düzenlemelerinin neden olduğu yetersiz hizmete mahkûm edilmekte, bu da hastalıkların artmasına ve uzun erimli olarak tedavi maliyetinin yükselmesine neden olmaktadır.

Sağlık Bakanlığı 2015 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda Dişhekimliği hizmet sunumunun en önemli bileşeni olan muayenehaneler ne yazıktır ki yer almamaktadır. Türk Dişhekimleri Birliği’nin (TDB) verilerine göre ülkemizde Temmuz 2016 itibari ile 10.775 özel dişhekimi muayenehanesi bulunmaktadır. Aynı verilerden ülke genelindeki tüm özel sağlık kuruluşlarında 19.224 diş üniti bulunduğu ve yıllığa göre de Sağlık Bakanlığı kurumlarında ancak 8247 adet diş ünitinin olduğu görülmektedir. Sağlık Bakanlığı’na ait kurumlar gerek alt yapı gerekse hizmet sunumu açısından son on yıllık dönemde çok hızlı bir büyüme göstermişlerdir. Bununla beraber yapılan sınırlı sayıdaki çalışma, nitelik açısından bir gelişmeyi göstermemektedir. Epidemiyolojik çalışmaların sonuçları ise toplumun ağız diş sağlığı göstergelerinde önemli bir değişim göstermemektedir. Bu açıdan Sağlık Bakanlığı’nın hizmet sunumundaki artışın, beklendiği gibi toplumun daha iyi bir ağız-diş sağlığına kavuşması ve daha nitelikli hizmetlere erişebilmesi ile sonuçlanmadığı söylenebilir. Sağlık Bakanlığı’nın çok az sayıda dişhekiminin istihdam edildiği Toplum Sağlığı Merkez’leriyle yürüttüğü koruyucu dişhekimliği çalışmaları değerlidir. Ancak bu çalışmaların amacına ulaşabilmesi için sürekliliğinin ve tedavi hizmetleri ile entegrasyonun sağlanması çok kritiktir. Yoksa kamuda yürütülen dişhekimliği hizmetlerinin toplum sağlığına katkısı tartışmalı olarak kalacaktır.

Türkiye’de özellikle 2000 yılından itibaren yeni dişhekimliği fakültelerinin açılması hızlanmıştır. Hiçbir plan ve program olmaksızın, fakültelerin teknik ve fiziki alt yapıları hazırlanmadan ve öğretim elemanları yetersiz olarak açılan bu fakülteler önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Türkiye’de 2016 yılı itibari ile 29.417 dişhekimi mevcuttur. Bir dişhekimine 2.713 hasta düşmektedir. Fakültelerin hiç kontenjan artırmaması, hiçbir yeni Dişhekimliği Fakültesi kurulmaması ve henüz eğitime başlamamış 26 fakültenin son 10 yıldaki gibi yılda üçer üçer 10 yıllık bir zaman dilimine yayılarak öğretime başlatılması varsayımına göre yapılan hesaplarda 2024 yılında 60.000, 2025 yılında ise 64.000 dişhekimi sayısına ulaşılmış olacaktır.

Dişhekimine başvuru sıklığı artsa bile, geçmiş yıllara bakılarak değerlendirildiğinde dişhekimi sayısındaki artışın çok daha fazla olacağı aşikardır. Bu nedenle; işsiz, emeği çok ucuzlatılmış ve değersizleştirilmiş dişhekimleri ve çalışma biçiminin tümden işçileşmeye gittiği, piyasa koşullarının hüküm sürdüğü ve dolayısıyla deontolojik ve etik sorunların arttığı bir çalışma ortamı yaratılmaması için, kontenjanların zamana yayılarak 2018 yılından itibaren hızla azaltılması gerekmektedir.

Kısaca ifade etmek gerekirse;

·         Ağız sağlığı, genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır ve temel insan hakkıdır. Bu anlayış sağlık politikalarında temel alınmalıdır.

·         Diş ve diş eti hastalıkları önlenebilir hastalıklardır.  Bu nedenle koruyucu tedavileri önceleyen bir anlayış temel sağlık politikası olarak benimsenmelidir.

·         Ağız ve diş sağlığını korumak, geliştirmek için herkesin ağız-diş sağlığı hizmetine kolay ulaşabileceği bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

·         Kamuya ait ağız diş sağlığı hizmeti veren kurumlarda; emeğin sömürülmediği, baskıların olmadığı,  insan onuruna yakışır bir çalışma ortamı tesis edilmeli ve özlük ve emeklilik hakları hak edilen nitelikte olmalıdır.

·         Ağız-diş sağlığı hizmetlerinin nitelikli ve sürdürülebilir olması için, ulusal temelli koruyucu ağız-diş sağlığı hizmet sunumu planlanmalıdır.

·         Sadece hekim başına düşen hasta sayısına göre insan gücü planlaması yapılarak yeni dişhekimliği fakültesi açılmamalı, öğretime devam edenlerin kontenjanları azaltılmalıdır.

·         Meslek örgütlerinin yetkisinin azaltılmaya ve giderek yok edilmeye ve yok sayılmaya çalışıldığı uygulamalardan ivedilikle vazgeçilmelidir. 

Bilimsel Dişhekimliğinin 109. yılını kutlarken ne yazık ki ülkemizde, ne ağız ve diş sağlığı göstergelerinde bir iyileşmenin olduğunu ne de bu hizmete ulaşabilmenin önündeki engellerin kaldırıldığını söyleyebiliriz. Toplumun ağız diş sağlığında gerçek anlamda düzelme hayalimiz, dişhekimlerinin özelde ve kamuda çalışırken ve emekli olduklarında, emeklerinin karşılığını alabildiği insanca çalışma ve yaşama talebimiz ne yazık ki karşılıksız kalıyor. Biz yine de meslek örgütümüzde hep bir arada, bilimsel doğruların ışığında, insandan ve emekten, yaşamdan, barıştan, hak ve özgürlüklerden yana mücadele etmeye, umudumuzu yitirmeden çalışmaya devam etmekte ısrar edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Emel Eroğlu

BDO Yönetim Kurulu Adına, Başkan 

 

Arama
Etkinlikler Tümünü göster