YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ YAYIMLANDI
1999’daki yapısı değiştirilerek 03.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik, ağız ve diş sağlığı hizmetlerini geliştirmek yerine, sağlık kuruluşu açılmasına dişhekimlerinden başkasının da katılabilmesine olanak vermesiyle, bu hizmetleri ticarileştireceği için önemli eleştirilere sebep olmuştu. Bu nedenle ortaya çıkan hem uygulama zorlukları hem de açılan davaların etkileriyle defalarca uygulanmasının ertelenmesi sonucu bugüne gelindi.
Sonunda 23.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yönetmelik ile ilgili değişiklikler yayımlandı. İtiraz ve önerilerimizin dikkate alındığı çağdaş bir ağız diş sağlığı hizmetini destekleyen yönetmeliği dişhekimleri olarak umutla beklerken aksine hayal kırıklığı yaşıyoruz.
Yayımlanarak yürürlüğe giren değişikliklerle, dişhekimliği hizmetleri veren sağlık kuruluşlarının açılmasına ilişkin şartlardan, Danıştay kararlarıyla yürütmesi durdurulanların yanı sıra, sağlık hizmetinin niteliğini geliştirmekle ilgisiz şartlardan bir kısmı da kaldırılarak sağlık kuruluşlarının açılmasının nispeten kolaylaştırıldığı söylenebilirken, pek çok gereksiz şartın Yönetmelikte halen korunmakta olduğunu da gördük.
Yönetmelik değişikliğinde beklentimiz olan, sağlık kuruluşlarının ancak dişhekimleri tarafından açılabileceğinin düzenlenmesi iken, bu yapılmamış; ağız ve diş sağlığı merkezlerinin dişhekimi veya hekim olmayan kişilerin de ortaklığıyla açılabilmesine ilişkin düzenleme korunmuştur. Diğer yandan, polikliniklerin de dişhekimleri tarafından ancak fiilen bunların şirket kurmaları halinde açılabilmesi benimsenmiştir. Böylece, polikliniklerin ortakları olan dişhekimlerinden bağımsız bir tüzel kişilik tarafından açılmasıyla dişhekimi ile sağlık kuruluşu arasındaki bağ zayıflatılmaktadır.
Değişikliklerin bir boyutu da meslek kuruluşları ile dişhekimleri arasındaki bağı görünmez hale getirme çabasıdır. Sağlık kuruluşunun açılmasındaki inceleme kuruluna meslek kuruluşunun temsilcisinin de katılması gerektiği Danıştay kararlarıyla ortaya konulmuş iken, Sağlık Bakanlığı kararın gereğini yerine getirmek yerine bütün kurulu ortadan kaldırmayı tercih etmiştir. Benzer şekilde, sağlık kuruluşunun tıbbi atıklarının yok edilmesi için ilgili şirketle yaptığı sözleşmeyi isteyen Bakanlığın, dişhekiminden Oda kayıt belgesi istemesi yerine beyanla yetinilmesi getirilmiştir. Yine bu yaklaşımla, sağlık kuruluşlarının tabelalarına ilişkin kuralları belirlemek yetkisi 3224 sayılı Yasa ile Türk Dişhekimleri Birliği’ne verilmiş olmasına karşın, Sağlık Bakanlığı bu Yönetmelikte tabelalarla ilgili düzenleme yaparak kanunla düzenlenen yetkimizi, yönetmelikle görmezden gelmektedir.
Yapılan düzenleme, mevcut Yönetmeliğin taşıdığı sorunların bir kısmını gidermiş ise de temel sorunlar durmaktadır. Bununla beraber düzelmelerin görüldüğü bazı alanların da zaten TDB ve Odalarının açtığı davalarla hâlihazırda elde edilmiş kazanımlar olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bu alanda, önceki Yönetmelik 1999 yılında Türk Dişhekimleri Birliği ile Sağlık Bakanlığı tarafından birlikte hazırlanmış ve 2015 yılına kadar ciddi bir değişikliğe ihtiyaç göstermeden uygulanabilmiştir.
Uygulamanın muhatapları olan dişhekimlerinin ve bu dişhekimlerinin yasal temsilcisi olan Türk Dişhekimleri Birliğinin görüş, öneri ve etkin katkıları alınmaksızın yapılacak düzenlemelerin her zaman önemli sorunları içinde barındırabileceği ve kısa zamanda yeniden değiştirilmesi gerekeceği görülmektedir.
Diğer yandan, mevcut Yönetmeliğin uygulanmasında yaşanan sorunlar sebebiyle yaklaşık iki yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgelerle yönetmeliğin yaptırımlarının uygulanması ertelenmektedir. Yapılan bu Yönetmelik düzenlemesiyle tanımlanan standardın sağlık kuruluşlarında sağlanabilmesi için de bir geçiş süresi öngörülmelidir.
Meslektaşlarımızı ve hastalarımızı doğrudan ilgilendiren bu konunun Sağlık Bakanlığı tarafından demokratik katılıma olanak veren bir çalışmayla yeniden ele alınmasını talep ediyoruz.
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ
VE DİŞHEKİMLERİ ODALARI
- Tasarıya ilişkin önerilerimiz ve bunların Yönetmelik değişiklikliğinde değerlendirilmesi